Bel Fıtığı ve Tedavisi

Vücudumuzu tanımak zorundayız.

Tamam, mükemmel bir bedeniniz var. Hoplayın zıplayın. Eğilin bükülün İstediğiniz hareketi dilediğiniz zaman yapın
Ama minik bir hatırlatmada bulunalım.
Bütün bunları yaparken, vücudunuzu birazcık öğrenin. Niye mi?
Ola ki ters bir hareket size pahalıya mâl olabilir Gerçi vücut bu, bir kere beş kere on kere de olsa sizi çok sevdiği için hatalarınızı görmezlikten gelecektir. Yine de kendini dengede tutmaya çalışacaktır. Ama bir yere kadar
İsterseniz, vücudu ayakta tutan iskelet yapıyı hayal edelim.
Bel kısmından başlayıp beyne kadar uzanan bölüm, halka halka omurlardan oluşuyor değil mi?
Haliyle boyundaki omurlara boyun omuru deniliyor. Beldeki omurlara da bel omuru.

Belimizi biraz tanıyalım

Belimizde beş omur var. Tabi omurlar arasında amortisör görevi gören diskler var. Zaten sorun bu disklerin deformasyonu işte. Disk özel bir bağ dokusundan oluşmuş. Görevi nedir diyorsanız hiç de az değil inanın:

  • Omurganın dayanıklılığını mı takip etsin,
  • Hareketliliğini mi takip etsin?
  • Kimi zaman meydana gelen zorlamalara karşı dirençliliği mi sağlasın,
  • Kimi zaman omurgaya uygulanan şok darbelerin emilip hafifletilmesini mi sağlasın,
  • Nerede ne zaman ne şekilde oturup kalktığı belli olmayan biz insanların, omurlara yüklediğimiz kuvvetin, çevre dokulara dengeli bir şekilde dağılmasını mı sağlasın

Ama o, içi jel gibi, peltemsi yumuşak maddeden (sıvıdan) oluşan, dışı da özel bir tabakayla muhafaza edilen diskler, her biri iki omur arasında sıkışmış halde tüm bu görevleri hem de bir ömür yapmaya çalışıyor.

Asıl yük hangi disklerde ?

Bütün diskler aynı görevi üstlenmekle birlikte kimilerinin görevi biraz ağır. En ağır yük de dördüncü ve beşinci omurlardaki disklerde. Bunu şöyle açıklayalım isterseniz; Hani apartmanın birinci, ikinci üçüncü katına binen yük ile yedinci katına binen yük aynı değildir. İşte aynen öyle. Ah keşke apartman katlarında da böyle diskler olabilseydi. Ve bizdeki diskler gibi özellikleri olsaydı, depremler insanlara salıncak gibi neşe kaynağı olurdu Oysa depremde şöyle bir sallanmaya başlandığında en evvel alt katlar çöküyor. Çünkü yükün ağırlığı orada. Üstelik apartmanlar hareketsiz

Beldeki hareketin büyük çoğunluğu dört ve beşinci omur ile, sakrum kemiği adı verilen kemik arasındaki eklemlerde oluşuyor.
Hani disklerin içinde peltemsi sıvı vardı ya, o sıvının bir de kabı vardı. Tıpta ona fibrotik bant diyorlar. Liflerden oluşuyor. İşte o bant ve lifler o sıvının omurlardan gelen baskıyı ayarlarken etrafa dağılmasını önlüyor. Ne müthiş bir yapı değil mi?

Fıtık denilen şey

  • Sürekli yapılan yanlış hareketler, belimize yüklenen aşırı zorlamalar,
  • Duruş oturuş bozuklukları, uygun olmayan pozisyonlarda hareketler,

Bu gibi durumlarda o fibrotik bant dediğimiz peltemsi sıvının koruyucusunu sürekli zorluyor. Bir zaman geliyor ve bu lifçikler minik minik aralanmaya, içerideki peltemsi sıvı da bu aralanmalardan dışarıya doğru sızmaya başlıyor. Sonra ne mi oluyor?
İşte jelatinöz adı verilen peltemsi sıvı omurların arasında dışarı doğru çıkıyor. Omurların etrafı bir sürü tesisatla dolu.
Bir sürü bağ dokusu var. Bir sürü kan damarı var. Bir sürü sinirler var. İşte liflerden dışarı taşan bu sıvı hem sıvı özelliğini kaybedip sertleşiyor hem de bu damar ve sinirlere baskı yapmaya başlıyor. Sonrasında düne kadar hiçbir şeyiniz yokken, şikayetler baş gösteriyor. Sanki bu bir anda, birden bire olmuş gibi. Oysa belki ayların belki yılların ihmali ve birikimi. Hele bir hatırlayın geçen günlerinizi. Yaptığınız yanlış hareketlerin farkına siz varmasanız da, beliniz ağrı ile sizi sürekli uyarıyordu değil mi? Ama siz önemsemiyordunuz. İşte dinleniyordunuz biraz geçiyordu. Sonra yine aynı dikkatsizlik. Biraz uzun mu sürdü ağrılar, bir ağrı kesici ilaç alıyordunuz tamam. Vücudun ağrısını, isyanını, ağrı kesiciyle susturuyordunuz.
O yine sizi düşünüyor ve ağrıyordu. Siz de ısrarla ona aldırış etmiyor, ağrı kesici yetmezse arada bir kas gevşetici ilaç merhem vs. kullanıyordunuz.

Ağrıyı susturdunuz da ne oldu? Kusura bakmayın, beliniz yanlış kullanıma dayanamamış ve lifler açılmaya başlamış. O güzelim diskte yırtılmalar meydana gelmiş ve peltemsi sıvı dışarı taşmış.
-Yani?
-Fıtık olmuşsunuz efendim fıtık. Bel fıtığı diyorlar ya o işte.

Hatırlayın maziyi

  • Sandalyede hep nasıl da kaykılarak oturuyordunuz öyle?
  • Bir raftan, ya da masanın bir ucundan bir şeyi alırken üşendiğinizden kalkmak yerine şöööyle uzanıyordunuz sürekli.
  • Ayakta iken yerden bir şey almanız gerektiğinde çömelmeyip L şeklinde eğilip alıyordunuz.

Derken bir süre sonra omurlar arası disklerden birinde veya ikisinde fıtık oluştu.

Belirtileri nelerdir ?

  • Belde veya bacakta dayanılmaz ağrılar,
  • Hareketlerde kısıtlılık,
  • Topallayarak yürüme,
  • Vücudun bir tarafa doğru yamulmaya başlamış, çarpık hale gelmiş oluşu,
  • Bacaklarda uyuşmalar,
  • Kuvvet kaybı oluşmaya başlaması.
  • Bacakta incelme başlaması,

Taşan fıtık hangi sinire gelirse o sinirin öte tarafla irtibatı kesiyor. Damara denk gelirse beslenmeyi engelliyor.
O zaman kimi idrarını tutamıyor, kimi cinsel fonksiyonunu kaybediyor. Toplumun çok büyük bir kesimi aslında bel ağrısı çekmiştir. Çoğu halen belinden rahatsızdır. Ama kimse yahu şu belime bir bakayım. Ben yolun neresindeyim diye düşünmüyor.

Nelere dikkat etmeli ?

  • Hareketsiz bir iş ve hayat tarzı da bel için tehlikedir. Çünkü disklerin elastikiyetinin sürekliliği için çalışması gerekir.
  • Daha çok oturarak çalışmak risklidir.
  • Şişmanlık risktir. Biliyorsunuz şişmanlık neye risk değil ki?
  • Spor yapıyorum diye rastgele hareketler yapmak risktir.
  • Ağır şeyleri kaldırmaya çalışmak risktir. Hani derler ya, aman dikkat belini incitirsin. İşte o mesele.
  • Yanlış duruş ve oturuşların tamamı risktir. Nedir derseniz, adam gibi oturmamak yani.
  • Huzursuz bir ortamda ve stres içinde yaşama.
  • Uzun süre otomobil sürmek.
  • Bedensel faaliyetlere ısınmadan başlamak da risktir.

Maraş Akupunktur ve Bel Fıtığı Tedavisi

Maraş Akupunktur ve Lazer tedavi Merkezi olarak biz diyoruz ki, kaynağa inmeden uygulanan tedaviler yüzeysel olur.
Akupunkturda, modern tıpta yapılan tetkikler MRlar, kan tahlillerinin yapılmasına ilave olarak, akupunktur teşhis yöntemiyle hastanın anemnezi de göz önünde bulundurularak rahatsızlığın sebep sonuç ilişkisine varılır.
Akupunktur teşhisinde, modern tıbbi teşhislere ilaveten, kollardan nabza bakma, dilden teşhis koyma, kulaktan dedektör teşhisi gibi ayrı teşhis yöntemler de vardır.

Bel fıtığının tedavisinde, akupunktur tedavisi bilinen tedaviler arasında en etkili olanıdır. Çünkü;

  • Akupunktur, eklem yerlerinde bulunan tüm çapraz bağların ve bağ dokularının, liflerin kuvvetlenmesine sebep olur.
  • Kanlanmasına sebep olur,
  • Ağrıyı giderir,
  • Bağışıklık sistemini düzelterek şişkinlik, gaz, ekşime, kabızlık, gibi birçok rahatsızlığı ortadan kaldırarak vücudun sindirim sistemini düzenler. Vücut rahata erer...
  • Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.
  • Bağışıklı sistemini dengeler,
  • Uykusuzluk, sabah yorgunluğu, halsizlik, stres gibi durumları ortadan kaldırır.
  • Beldeki ve boyundaki yapısal bozukluğu tedavi ederek, beyne ve vücudun tüm bölgelerine yeterli kan ve oksijen gitmesini sağlar.
  • Vücudu zindeleştirerek hareket kabiliyetini artırır.
  • Ödem çözücü özelliği sayesinde, fıtıklaşma olan bölgelerde kıkırdak doku ve çevresinde oluşan ödemi dağıtarak, bölgeyi rahatlatır, böylece o bölgelerde damlar ve sinirlere yapılan baskıyı önler.
  • Amaç damar ve sinirlerin baskıdan kurtulması olduğuna göre, sorun ameliyata bile gerek kalmadan çözülür.
  • Hiçbir yan etkisi yoktur.